Eskişehir’in en temiz havası olan ilçesi hangisidir? – Sarıgöl Gündem Gazetesi

Date:

Eskişehir, Türkiye’nin İç Anadolu Bölgesi’nde konumlandırılmış bir ilidir. Topografyasını Sakarya ve Porsuk havzalarının oluşturduğu düzlükler ile bu havzaları parçalayan Bozdağ, Sündiken, Türkmen Dağı, Yazılıkaya Yaylası ve Emirdağ gibi dağlar oluşturur. Eskişehir, Türkiye’nin toplam yüzölçümünün yaklaşık %1.8’ini kaplar ve ortalama 792 m derecesi bulunmaktadır.

Bu ilinin yapısı dağlar %22’lik bir paya sahipken, ova alanları %26 ile kendini gösterir. Eskişehir, doğal güzelliklerinin yanı ormanlık alanlarla da dikkat çeker sıra. İlin neredeyse dörtte biri, çam, meşe, gürgen gibi ağaçlarla kaplıdır. Orman dışı kalan alanlarda ise özellikle su kenarlarında söğüt ve kavak ağaçlarına rastlamak mümkündür. İlin su kaynakları arasında Sakarya Nehri ve Porsuk Çayı başı çeker ve bu akarsular üzerinde Porsuk ve Gökçekaya barajları yer alır.

Eskişehir, süreç süreci sanayileşmeyle öne çıkan bir il olmuştur. 1894’te Berlin-Bağdat gidişatı ile başlayan sanayileşme süreci, Cumhuriyetin ilk yıllarında devlet yatırımlarıyla desteklenmiştir. Bu yıllarda birçok sanayi tesisi kente kazandırılmıştır. 1968’de Eskişehir Sanayi Odası’nın gelişmesiyle birlikte bu süreç daha da hızlanmıştır.

Eskişehir sanayisi, 2021 yılına göre, Türkiye’nin en büyük sanayi üyelerinden bazılarına ev sahipliği yapıyor. Arçelik, Eti Gıda, Ford Otomotiv gibi önemli firmalar inşaatta faaliyet göstermektedir. Bu sanayi firmalarının, Eskişehir ekonomisine büyük katkıları vardır. Başta metal, makine, kimya ve plastik ürünler, gıda sanayi gibi sektörler Eskişehir ekonomisine ciddi katkılarda bulunur.

Son olarak, Eskişehir’in ekonomik performansı, Türkiye ortalamalarının üstünde bir seyir izliyor. İşgücüne katılma oranları, şehirleşme oranı, kişi başı gelir gibi dağılımlarda Eskişehir, Türkiye ortalamasını geride bırakmaktadır. Bu yılın ekonomik ve sosyal anlamda ne kadar dinamik ve gelişmiş olduğunu gösterir.

Hava Kalite İndeksi: Küresel ve Ulusal Ölçütlerle Kirlilik Değerlendirmesi

Modern çağın getirdiği şehirleşme, yerel ve küresel düzeyde önemli hava kirliliği sorunlarına yol açmıştır. İnsanoğlunun doğrudan düşüncelerini bu sorun, küresel topluluk ve ilgili otoritelerin odağına çekmektedir. Bu otomasyonlar, atmosferdeki durumu izliyor ve analiz ederek, havanın korunmasını ve bileşenlerini belirlemektedir. Aynı zamanda, bu bilgilerin halka açık ve anlaşılır bir şekilde aktarılmasının büyük önem taşıdığı.

Hava Kalitesi İndeksi (HKİ) veya diğer adıyla AQI, havadaki derecesi seviyesini ayarlamak için kullanılan global bir standarttır. Bu indeks, havanın belirli aralıklarını ayırarak, iyi, orta, kötü, tehlikeli gibi kullanımlarla ifade eder. İndeks, her kategori için farklı biçimde düzenlenir ve renkler görsel olarak kullanılarak yapılandırılır.

Ulusal Hava Kalitesi İndeksi, ülkelerin kendi mevzuatlarına ve sınır değerlerine göre ürünlerine sahiptir. Bu indeks, PM10 (hastalık özellikleri), karbon monoksit (CO), kükürt dioksit (SO2), azot dioksit (NO2) ve ozon (O3) gibi ana hava koruma kurallarıi temel alınarak hesaplanmaktadır.

Hava Kalitesini Etkileyen Kirleticiler ve İnsan Sağlığına Etkileri

Hava kirliliği, yerel, bölgesel ve küresel ölçekte artarak doğrudan insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiler devam etmektedir. Bu sorunun nedenleri arasında yoğun şehirleşme, motorlu dalgalanma artışı, sanayileşme ve kalitesiz yakıt kullanımı yer almaktadır. Özellikle kış aylarında büyük şehirlerdeki görünüm daha belirgin bir hâl alabilmektedir.

Kükürtdioksit (SO2) : Atmosferde salındığında oksitlenerek sülfat ve sülfürik asit çözeltileri. Bu planlama, asit yağmurlarına neden olan maddeler arasında yer alır.

Azot Oksitler (NOX) : Azot monoksit (NO) ve azot dioksit (NO2) azot oksitlerini oluşturur. Bunlar, özellikle sıkışık yapılardaki ana hava koşullarındandır. Kaynakları arasında trafik ve endüstriyel yakma işlemleri bulunmaktadır. Yüksek derişimlerde insan ciddi şekilde olumsuzluk yaratabilir.

Toz Partikül Madde (PM10) : Havada bulunan süre boyunca katı hastalıkları ifade eder. Trafik, madencilik ve inşaat alanları gibi faktörlerden ayrılır. Partiküller, solunum yoluyla insanı koruyabilir, özellikle astım ve kronik hastalıkların solunumlarını kötüleştirebilir.

Karbonmonoksit (CO) : Tam yanmayan yakıtlardan oluşur. Özellikle soğuk mevsimlerde derişimi artar. CO’nun en büyük trafiktir. Kan değiştiricinin oksijenin temizlenmesini engeller, bu da sağlık sorunlarına yol açabilir.

Kurşun (Pb) : Maden ocakları, bazı sanayi işlemleri ve kurşunlu benzin kullanımıyla atmosfere kapatılır. İnhalasyon yoluyla insan sağlığına zarar verir.

Ozon (O3) : Oluşumu için güneş ışığına ihtiyaç duyar. Ozon, solunum yoluyla solunum sisteminin zarar vermesi. Özellikle çocuklar, yaşlılar ve akciğerler için risk taşırlar.

Temiz Hava ve Kirli Hava: Farklar ve Sağlığa Etkisi

Temiz hava ve kirli hava arasındaki farklar, hem yoğunluk hem de insan sağlığı açısından büyük öğrenenlere sahiptir. Bu iki hava çıkışının özellikleri ve sağlık üzerindeki etkileri, yaşam kalitesi ve genel sağlık değerleri doğrudan doğruya bulunabilir.

Temiz Hava ve Kirli Hava Arasındaki Farklar?

Doğa, insan için sadece göz alıcı bir manzara ya da dinlenme yeri değil, aynı zamanda sağlık ve yaşadığı bir yer. Bu kaynağın en temel ögelerinden biri de havadır. Çözdüğümüz hava, varlığın her hücresine oksijen taşırken, sağlığımızı da doğrudan etkiler. Ancak gün geçtikçe hızla artan endüstriyel faaliyetler, şehirleşme ve taşıtların yaygınlaşması ile birlikte hava koşullarındaki değişimler de kaçınılmaz hale geldi. Bu sonuçlar sonucunda iki farklı hava türü çıkar: temiz hava ve kirli hava. Peki, bu iki hava türü arasındaki farklar nelerdir ve sağlığımıza nasıl etkiler? İşte bu soruların cevaplarına bir bakış.

Temiz Hava:

  • Doğal olarak yüksek oksijen kapasitesi içerir.
  • Kirletici gazlar, hastalıklar veya zararlı maddeler içermeyen veya çok düşük miktarlarda içerir.
  • kırsal alanlarda, ormanlık bölgelerde ve deniz kenarlarında daha yoğun olarak bulunur.

Kirli Hava:

  • Endüstriyel faaliyetler, enerji üretimi gibi ürünlerin yayılan zararlı gazlar ve hastalıkları içerir.
  • Ozon, azot dioksit, kükürt dioksit, karbon monoksit ve ince hastalıkların birimi (PM2.5 ve PM10) gibi hava parçacıklarını yüksek birikimlerde barındırabilir.
  • Şehirlerde, endüstriyel sistemler ve yoğun trafigin olduğu yerde daha yoğun olarak bulunur.

Sağlığa Etkileri:

Birçok kişi, günümüzün en büyük sağlık tehditlerini viral büyüklükler, yayınlanan ya da stres olarak değerlendiriyor. Ancak gözlenebilen bir durumda, ciğerlerimize dolan bir tehlike, her geçen gün hayatımızın sonucu daha çok yerleşiyor: kirli hava. Hızla sağlanan teknoloji, sanayileşme ve kentleşmenin atmosferinde yayılan zararlı hastalıklar, soluduğumuz havanın standardında her geçen gün azalıyor. Bu durum, sadece ekolojik bir sorun değil, aynı zamanda küresel bir sağlık potansiyeline dönüşme potansiyeline sahiptir. Peki, kirli hava sağlığımıza nasıl etkiler ve bu etkilerin farkındayız? İşte bu soruların cevaplarını detaylandırın, modern çağın bu göz ardı edilen projesini daha yakından inceleyelim.

Temiz Hava:

Doğanın bize sunduğu en değerli hediyelerden biri, nefes alabileceğimiz temiz havadır. Yaşamın sürdürülebilirliğini sağlamanın temel sebeplerinden biri olan temiz hava, bizi doğa ile bağdaştırırken, oksijen kaynaklarının da karşıları. Ormanların serinliğinde, denizin tuzlu suyunda ya da dağların akışında beklediğimizde ferahlık; İşte bu temiz hava sayesindedir. Ancak modern dünyada temiz havanın değerini gerçekten biliyor muyuz?

  • Solunum fonksiyonlarına olumlu etki eder; astım ve diğer solunum yolu hastalıklarının belirtilerini gösterir.
  • Kalp-damar sisteminin uyumu.
  • Genel olarak enerji artışı artar ve zihinsel kapasite artar.

Kirli Hava:

Büyüleyici şehir ışıklarının, hareketli sokakların ve devasa parçaların gölgesinde, birçok şehirdeki havanın rengi ve kokusu değişiyor. Bu, modern yaşamın getirdiği birçok kolaylığın yanında, beraberinde gelen bir sorun: kirli hava. Endüstriyel faaliyetlerin, yoğun trafik ve kentleşmenin her geçen gün artan hava yasağı, hem doğayı hem de insan sağlığını tehdit ediyor. Peki, bu kirli hava bizim için ne ifade ediyor ve onunla nasıl başa çıkabiliriz?

  • Solunum yolu hastalıklarını tetikleyebilir ve astım belirtilerini kötüleştirebilir.
  • Kalp krizi, inme ve diğer kişisel problemlerin riskini artırabilir.
  • Uzun dönemde akciğer kanseri riski artabilir.
  • Çocuklarda, gelişim sorunlarına ve solunum problemlerine yol açabilir.
  • Bazı araştırmalar, kirli havanın beyin sağlığına olumsuz etki edebileceğini ve matematiksel fonksiyonlarda azalmaya neden olabileceğini göstermektedir.

Hava kalitesi, doğrudan yaşam kalitemizi ve genel sağlık durumumuzu yaptığımız bir faktördür. Özellikle şehirlerde yaşayanlar için hava kalitesi, sıcaklık koşullarının yanı sıra sağlık için de büyük bir tanesine sahiptir. Bu nedenle, havanın düzenli olarak takip edilmesi ve gerekli önlemlerin alınması hayati bir öneme sahiptir.

Eskişehir’in  ilçeleri; Alpu, Beylikova, Çifteler, Günyüzü, Han, İnönü, Mahmudiye, Mihalgazi, Mihalıççık, Tepebaşı, Sarıcakaya, Seyitgazi, Sivrihisar ve Odunpazarı ‘dır.

Alpu İlçesi;

Alpu, Eskişehir’in bir ilçesidir. Doğusunda Beylikova, batısında Merkez, kuzeybatısında Sarıcakaya, güneyinde Mahmudiye ve kuzeyinde Ankara ile komşudur. Belediyesi 1955 yılında kurulmuş, 1987 yılında ise ilçe statüsü kazanmıştır.

Alpu’nun nüfusu 2011 yılında 12.757 kişidir. İlçe sakinleri genellikle tarım, orman ve hayvancılıkla geçinirler. Şeker pancarı ilçenin en önemli tarım ürünüdür. Dereköy’de bulunan lületaşı ocaklarından çıkarılan taşlar ham veya işlenmiş olarak pazarlanır. İlçede ayrıca “Savat” adı verilen gümüş işleme sanatı yaşatılmaktadır. Bu sanatta gümüş üzerine siyah savat çamuru ile desenler yapılır ve gümüş eşyalara siyah-beyaz bir görünüm verilir. İlçenin güneydoğusundaki Uyuzhamam köyünde bir kaplıca bulunur ve bu kaplıcanın suyu deri hastalıklarına şifa olur. Alpu, tarihi boyunca Hititler ve Frigler gibi eski uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır. 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Selçuklu Uç Beyi Bozhan, bugün Bozan adıyla anılan kasabanın olduğu yere bir han inşa ettirmiş ve altı hane buraya yerleştirmiştir. Alpu ismi zamanla Altı-Altu-Alpu şeklinde değişerek bugünkü halini almıştır.

Beylikova ilçesi;

Beylikova, Eskişehir’in şeker pancarı ve süt üretimiyle öne çıkan ilçesi

Eskişehir’in doğusunda yer alan Beylikova ilçesi, tarım ve hayvancılıkla geçinen 6.557 nüfuslu bir ilçedir. İlçenin topraklarının büyük bölümünde şeker pancarı yetiştirilmekte, her yıl Haziran-Temmuz aylarında Süt Şenliği düzenlenmektedir. İlçe, Porsuk Nehri kıyısında kurulmuş olup, Eskişehir-Ankara demiryolu hattı ilçenin içinden geçmektedir.

Beylikova, tarihi açıdan da zengin bir ilçedir. İlkçağda Frig ve Roma uygarlıklarının egemenliği altında kalan ilçe, Selçuklular döneminde at yetiştiriciliğiyle ünlü bir merkez olmuştur. Bu nedenle ilçeye Beylikahır adı verilmiştir. 1985 yılında ise ilçenin adı Beylikova olarak değiştirilmiştir.

Çifteler ilçesi;

Çifteler, Eskişehir’in tarihi ve doğal güzellikleriyle dolu ilçesi

Eskişehir’in doğusunda yer alan Çifteler ilçesi, 1951 yılında ilçe statüsü kazanmıştır. İlçenin nüfusu 2011 yılında 16.392 kişidir. İlçe halkı tarım ve hayvancılıkla geçinmektedir. İlçede aynalı sazan, alabalık ve pekin ördeği yetiştirilen bir su ürünleri istasyonu bulunmaktadır.

Çifteler, tarihi açıdan da zengin bir ilçedir. İlçeye yerleşim antik çağlarda Frig ve Roma uygarlıklarına dayanmaktadır. İlçede çok sayıda höyük vardır. Osmanlı Devleti zamanında tahıl ambarı olarak bilinen ilçe, 1795 yılında Çiftlik-ü Humayun adını almıştır. 19. yüzyılın başlarında Çifteevler olarak anılan ilçenin adı zamanla Çifteler olmuştur.

Çifteler, doğal güzellikleriyle de dikkat çekmektedir. İlçenin 2 km güneyinde Sakarya Nehri’nin doğduğu yer olan Sakaryabaşı, göz alıcı bir manzaraya sahiptir. Sakaryabaşı’nda renkli bitkiler ve balıklarla dolu bir göl vardır. Bu göl doğal bir akvaryum gibi görünmektedir. Sakaryabaşı’nda ayrıca konaklama, balık lokantaları, çay bahçeleri, piknik ve mesire alanları ve doğal yüzme havuzu gibi turistik imkanlar bulunmaktadır.

Günyüzü ilçesi;

Günyüzü, Eskişehir’in tarihi ve kültürel mirasıyla övünen ilçesi

Eskişehir’in doğusunda Ankara, batısında Sivrihisar, güneyinde ise Konya ile sınır komşusu olan Günyüzü ilçesi, 1972 yılında belediye, 1990 yılında ise ilçe statüsü kazanmıştır. İlçenin nüfusu 2011 yılında 6.716 kişidir. İlçe halkı tarım ve hayvancılıkla geçinmektedir. İlçede kök boya kilim dokumacılığı da geleneksel bir el sanatı olarak yaşatılmaktadır.

Günyüzü, tarihi açıdan da zengin bir ilçedir. İlçede Arayit Dağı eteklerinde Frig uygarlığına ait yerleşimler ve kaya anıtları bulunmaktadır. İlçe daha sonra Roma ve Bizans dönemlerinde de önemli bir yerleşim yeri olmuştur. 1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Selçuklu hakimiyetine giren ilçe, Kozağacı adıyla anılmıştır.

Han ilçesi;

Han, Eskişehir’in tarihi ve kültürel zenginliğiyle dikkat çeken ilçesi

Eskişehir’in güneyinde Afyon ile sınırdaş olan Han ilçesi, 1967 yılında belediye, 1990 yılında ise ilçe statüsü kazanmıştır. İlçenin nüfusu 2011 yılında 2.187 kişidir. İlçe halkı tarım ve hayvancılıkla geçinmektedir.

Han, tarihi açıdan da önemli bir ilçedir. İlçede Frig uygarlığına ait Yazılıkaya-Midas Kenti gibi birçok eser bulunmaktadır. İlçe daha sonra Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde de yerleşim yeri olmuştur. IV. Murat’ın Vezir-i Azamı Hüsrev Paşa, Bağdat Seferi sırasında ilçenin stratejik önemini fark etmiş ve buraya bir kervansaray, cami, hamam ve çeşmeler yaptırmıştır. Han-i Hüsrevpaşa adıyla anılan ilçe, bu yapıların etrafında gelişmiştir. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde de bahsedilen ilçe, Eskişehir’den sonra Seyitgazi’ye giden kervan yolunun son durağı olmuştur.

İnönü ilçesi;

İnönü, Eskişehir’in tarihi ve kültürel değerleriyle övünen ilçesi

Eskişehir’in doğusunda merkez ilçe, güneyde Kütahya, güneybatı, batı ve kuzeyde Bilecik ile komşu olan İnönü ilçesi, 1884 yılında belediye, 1987 yılında ise ilçe statüsü kazanmıştır. İlçenin nüfusu 2011 yılında 7.230 kişidir. İlçe halkı tarım ve hayvancılıkla geçinmektedir. İlçenin yoğurt ve kaymağı meşhurdur.

İnönü, tarihi açıdan da önemli bir ilçedir. İlçede İnönü ovasına hakim tepelerde in adı verilen doğal kaleler bulunmaktadır. Bu kaleler Frig uygarlığına ait izler taşımaktadır. Kanuni Sultan Süleyman’ın 1533-1536 Irak Seferi sırasında İnönü’de konakladığı bilinmektedir. Matrakçı Nasuh’un bu seferi anlatan minyatüründe İnönü, Bozüyük ve Ermeni Derbendi görülmektedir. Atatürk’ün kurduğu Türk Tarih Kurumu, Anadolu’nun geçmişini aydınlatmak için İnönü’deki in’lerde kazılar yapmıştır. Bu kazılarda Bakır Çağı’ndan Osmanlı dönemine kadar uzanan kap-kacak ve keramikler bulunmuştur. İnönü, Kurtuluş Savaşı’nda da I. ve II. İnönü Muharebeleri’ne sahne olmuştur. Atatürk, bu savaşları yönettiği yer olan İnönü’nün adını, komutanı İsmet Paşa’ya soyadı olarak vermiştir

Mahmudiye ilçesi;

Mahmudiye, Eskişehir’in tarihi ve kültürel mirasıyla gurur duyan ilçesi

Eskişehir’in kuzeyinde yer alan Mahmudiye ilçesi, 1940 yılında belediye, 1954 yılında ise ilçe statüsü kazanmıştır. İlçenin nüfusu 2011 yılında 8.654 kişidir. İlçe halkı tarım ve hayvancılıkla geçinmektedir.

Mahmudiye, tarihi açıdan da zengin bir ilçedir. İlçede Hitit ve Frig uygarlıklarına ait yerleşimler ve Roma-Bizans dönemlerine ilişkin kalıntılar bulunmaktadır. İlçe Osmanlı döneminde at yetiştiriciliğiyle ün kazanmıştır. II. Mahmud’un emriyle kurulan Çiftlik-i Hümayun, tarımsal faaliyetlerin yanı sıra at ve koyun yetiştiriciliği de yapmıştır. Bu nedenle ilçeye Mahmudiye adı verilmiştir. Günümüzde Anadolu Tarım İşletmesi olarak faaliyet gösteren kuruluş, Türkiye’nin yarış atı ihtiyacını karşılayan önemli merkezlerden biridir.

Mihalgazi ilçesi; 

Mihalgazi, Eskişehir’in tarihi ve doğal güzellikleriyle dolu ilçesi

Eskişehir’in güneyinde Merkez ilçe, doğusunda Sarıcakaya, batı ve kuzeyinde Bilecik ile sınır komşusu olan Mihalgazi ilçesi, 1967 yılında belediye, 1991 yılında ise ilçe statüsü kazanmıştır. İlçenin nüfusu 2011 yılında 3.699 kişidir. İlçe halkı meyve ve sebze üreticiliğiyle geçinmektedir. İlçe, coğrafi konumu sayesinde yazlık ve kışlık sebze yetiştiriciliğinde ve seracılıkta gelişmiştir.

Mihalgazi, tarihi açıdan da önemli bir ilçedir. İlçe, Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan önce Ertuğrul Gazi’nin yönettiği Sakarya Nehri boylarındaki bölgedir. 1292 yılında müslüman olan eski Harmankaya Tekfuru Köse Mihal, Osmangazi ile birlikte pek çok sefere katılmıştır. Köse Mihal’in halk arasındaki adı olan Abdullah Mihalgazi, ilçeye ismini vermiştir.

Mihalgazi, doğal güzellikleriyle de dikkat çekmektedir. İlçede 55 derece sıcaklığında ve 11 litre/saniye debisinde kaplıca suyu bulunmaktadır. Bu kaplıca suyu romatizma ve birçok hastalığa şifa olduğu için çok sayıda ziyaretçi çekmektedir

Mihalıççık;

Mihalıççık, Eskişehir’in tarihi ve kültürel değerleriyle öne çıkan ilçesi

Artık Üşüyeceğiz! Sıcaklıklar 7 Derece Birden Düşecek

Artık Üşüyeceğiz! Sıcaklıklar 7 Derece Birden Düşecek

Eskişehir’in kuzeyinde ve doğusunda Ankara, batısında Beylikova ve Alpu, güneyinde ise Sivrihisar ile sınırdaş olan Mihalıççık ilçesi, 1925 yılında Eskişehir’e bağlanmıştır. İlçenin nüfusu 2011 yılında 10.028 kişidir. İlçe halkı tarım ve hayvancılıkla geçinmektedir.

Mihalıççık, tarihi açıdan da zengin bir ilçedir. İlçede Frig uygarlığına ait izler taşıyan eski bir yerleşim alanı bulunmaktadır. İlçe, Osmanlı döneminde Osman Bey’in Köse Mihal’e verdiği bir yönetim merkezi olmuştur. Köse Mihal’in torunu Gazi Mihal, ilçeye ismini vermiştir. İlçe, aynı zamanda Anadolu’nun en önemli ozanlarından Yunus Emre’nin doğduğu yerdir. Yunus Emre’nin doğduğu Sarıköy, bugün Yunus Emre Köyü olarak anılmaktadır. Her yıl 6-10 Mayıs tarihleri arasında Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası düzenlenmektedir.

Mihalıççık, kültürel açıdan da önemli bir ilçedir. İlçeye 12 km uzaklıktaki Sorkun köyünde halkın tamamı çömlekçilikle uğraşmaktadır. Bu köyde yüzyıllar öncesinin yöntemleriyle çömlek yapımı devam etmektedir. Bu yöntemler, dünyanın her yerinden gelen bilim insanları tarafından araştırılmaktadır.

Odunpazarı ilçesi;

Odunpazarı, Eskişehir’in tarihi ve kültürel zenginliğiyle övünen ilçesi

Eskişehir’in güney tepelerinde kurulan Odunpazarı ilçesi, 2011 yılında 365.764 nüfusa sahiptir. İlçenin kuruluşu ilginç bir söylenceye dayanmaktadır. Bu söylenceye göre, kente ilk yerleşmek isteyenler üç koyun ciğerini Şarhöyük, Porsuk kenarı ve Kurşunlu Camii’nin olduğu yerlere asarlar. Hangi ciğer daha uzun süre bozulmazsa, oraya yerleşeceklerdir. Kurşunlu Camii’nin yakınındaki ciğer bozulmadığı için, en temiz havanın burada olduğu düşünülür ve ilk yerleşim burada başlar.

Odunpazarı, tarihi açıdan da önemli bir ilçedir. Bazı araştırmacılar, Osmanlı Devleti’nin ilk kurulduğu yerin Odunpazarı olduğunu ve o zaman ki adının Karacaşehir olduğunu iddia etmektedirler. Kimi araştırmacılara göre ise, Selçuklu Türkleri Eskişehir’i 1200’lerde Odunpazarı’nda kurmuştur. İlçenin tarihi Hititler dönemine kadar uzanmaktadır. O dönemde Dorylaion adını taşıyan kent, ticaret merkezi olarak gelişmiştir. Hititler, Frigler, Romalılar ve Bizanslılar’ın egemenliği altında kalan kent, sık sık saldırılara maruz kalmıştır. Romalılar kenti Porsuk Çayı’nın kuzeyine, Bizanslılar ise güneybatıdaki Karacaşehir tepesine taşımışlardır. Anadolu’nun Türkler’in eline geçmesiyle kent yeniden ovaya inmiş, ancak Porsuk Çayı’nın taşması nedeniyle güneydeki tepenin yamacına yani bugünkü Odunpazarı’na yerleşilmiştir.

Sarıcakaya ilçesi;

Sarıcakaya, Eskişehir’in sebze ve meyve üretimiyle öne çıkan ilçesi

Eskişehir’in doğusunda Ankara, batısında Mihalgazi, kuzeyinde Bolu, kuzeybatısında Bilecik, güneyinde ise Merkez ilçe ile sınır komşusu olan Sarıcakaya ilçesi, 1958 yılında ilçe statüsü kazanmıştır. İlçenin nüfusu 2011 yılında 5.353 kişidir. İlçe halkı sebze ve meyve üreticiliğiyle geçinmektedir. Seracılık ve ipek böceği yetiştiriciliği de ilçede gelişmiş sektörlerdir.

Sarıcakaya, doğal kaynaklarıyla da dikkat çekmektedir. İlçenin 13 km doğusundaki Laçin köyünde maden suyu kaynakları bulunmaktadır. Bu kaynaklar sağlık açısından faydalı olduğu gibi turistik açıdan da ilgi çekmektedir.

Sarıcakaya, tarihi açıdan da önemli bir ilçedir. İlçede Sakarya Nehri boyunca 1460 yıllarına kadar uzanan düzenli bir yerleşim olduğu bilinmektedir. İlçe merkezindeki Sarıkaya ve Camikebir mahalleleri birleşerek bugünkü Sarıcakaya ilçesini oluşturmuştur.

Seyitgazi İlçesi;

Seyitgazi, Eskişehir’in tarihi ve kültürel mirasıyla gurur duyan ilçesi

Eskişehir’in kuzeyinde Merkez ilçe, kuzeydoğuda Mahmudiye, batıda Kütahya, güneyde Afyon, doğuda Çifteler ve Han ile sınırdaş olan Seyitgazi ilçesi, 1922 yılında ilçe statüsü kazanmıştır. İlçenin nüfusu 2011 yılında 15.783 kişidir. İlçe halkı tarım ve hayvancılıkla geçinmektedir.

Seyitgazi, tarihi açıdan da önemli bir ilçedir. İlçede Hitit ve Frig uygarlıklarına ait yerleşimler bulunmaktadır. İlçe, Roma-Bizans döneminde Nakoleia adıyla önemli bir karakol olmuştur. M.S. 740 yıllarında bölgeye yapılan Arap akınları sırasında İslam kahramanlarından Seyyid Battal Gazi şehit olmuştur. İlçeye ismini veren bu kahraman, 8. yüzyılda yaşamış ve Bizans’a karşı pek çok savaşta yer almıştır. Antakya, Şam ya da Malatya doğumlu olduğu söylenen Seyyid Battal Gazi, Afyonkarahisar yakınlarında bir savaşta şehit düşmüştür. Arapça Zatü’l-Himme ve Türkçe Battalname adlı iki büyük destana konu olmuştur. 1207-1208 yıllarında Alaaddin Keykubat’ın annesi I. Gıyaseddin Keyhüsrev’in eşi olan Ümmühan Hatun tarafından Seyyid Battal Gazi için bir külliye yaptırılmıştır.

Seyitgazi, kültürel açıdan da zengin bir ilçedir. İlçede Seyyid Battal Gazi Külliyesi’nin yanı sıra Hacı Bektaş Veli’nin onayıyla bin adet ev halkının iskan edildiği bir yerleşim alanı bulunmaktadır. Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde de bahsedilen bu yerleşim, Alevi inancındaki Anadolu Müslümanlığının önemli uğrak yerlerindendir.

Sivrihisar ilçesi;

Sivrihisar, Eskişehir’in tarihi ve kültürel değerleriyle dolu ilçesi

Eskişehir’in doğuda Günyüzü ve Ankara, batıda Çifteler ve Mahmudiye, kuzeyde Beylikova ve Mihalıççık, güneyde ise Konya ve Afyon ile sınırdaş olan Sivrihisar ilçesi, 1912 yılında Eskişehir’e bağlanmıştır. İlçenin nüfusu 2011 yılında 23.423 kişidir. İlçe halkı tarım ve hayvancılıkla geçinmektedir.

Sivrihisar, tarihi açıdan da zengin bir ilçedir. İlçede Hititler zamanından beri yerleşim olduğu bilinmektedir. O dönemde Sallopa adını taşıyan ilçede M.Ö 700’lerde Frigler yerleşmeye başlamıştır. İlçe merkezinin 16 km yakınında olan Pessinus (bugünkü Ballıhisar) önemli bir kült merkezi olmuştur. Friglerle birlikte Ana Tanrıça Kibele kültü de burada gelişmiştir. Roma döneminde ticari ve askeri önemi artan Sivrihisar, Bizans İmparatoru Justinianos tarafından yeniden onarılmış ve Justinianopolis adını almıştır. 1074 yılında Selçuklular’ın eline geçen ilçe Karahisar adını alarak bir imar hamlesi başlatmıştır. Cami, han, hamam, medrese gibi yapılar ilçenin önemli bir kültür merkezi olmasını sağlamıştır. 1289 yılında Osmanlılar’ın eline geçen Sivrihisar’da 1684 yılında kaza teşkilatı kurulmuştur.

Sivrihisar, kültürel açıdan da önemli bir ilçedir. İlçe, ünlü mizah ustası ve filozof Nasreddin Hoca’nın doğum yeri olmasıyla da ünlüdür. Nasreddin Hoca’nın anıt mezarı ve kızının kabri ilçede bulunmaktadır. Sivrihisar ayrıca Türkiye’nin ilk açık hava heykel müzesine de ev sahipliği yapmaktadır.

Tepebaşı İlçesi;

Tepebaşı, Eskişehir’in doğal ve kültürel güzellikleriyle dolu ilçesi

Eskişehir’in kuzey ve kuzeybatısında yer alan Tepebaşı ilçesi, Bozdağ ve Sündiken Dağları ile Kütahya Yükseltisi arasındaki Porsuk ovasında kurulmuştur. İlçe, Sakarya Nehri’nin en önemli kollarından biri olan Porsuk Çayı’nın iki yakasına yayılmıştır. İlçenin nüfusu 2012 yılında 305.632 kişi, yüzölçümü ise 976.350 dekardır. İlçede 53 mahalle ve 39 köy bulunmaktadır.

Tepebaşı, coğrafi olarak Orta Anadolu Bölgesi’nde yer almaktadır. İlçede tipik kara iklimi hüküm sürmektedir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve yağışlı geçmektedir. Yağışlar genellikle Aralık-Mart ayları arasında kar şeklinde görülmektedir. İlçede yıllık yağış ortalaması 333,2 kg/m²’dir.

Tepebaşı, doğal ve kültürel açıdan da zengin bir ilçedir. İlçede 19. yüzyılda inşa edilmiş Surp Yerrortutyun Ermeni Kilisesi bugün Zübeyde Hanım Kültür Merkezi olarak kullanılmaktadır. İlçede ayrıca Anadolu Üniversitesi ve Eskişehir Teknik Üniversitesi gibi üç üniversiteden ikisi bulunmaktadır. İlçede Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayi A.Ş. (TÜLOMSAŞ), Eskişehir Şeker Fabrikası, TUSAŞ Havacılık ve Uzay Sanayi A.Ş. (TAI) gibi önemli sanayi kuruluşları da faaliyet göstermektedir.

Eskişehir Türkiye’nin En Temiz Havasına Sahip

Eskişehir, Türkiye’de havası en temiz olan illerin arasında öne çıkıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine göre, Eskişehir temiz havası ile zirvede yer alıyor. Bu temiz hava kalitesi ile Eskişehir, Artvin, Bitlis, Yozgat, Kırşehir ve Kırıkkale gibi diğer illerin önünde konumlanıyor. Öte yandan, hava kirliliği sorunlarıyla boğuşan İstanbul, Ankara, Adana, Amasya ve Manisa gibi illerle karşılaştırıldığında Eskişehir sakinlerine daha sağlıklı bir yaşam vaat ediyor.

Eskişehir’in hangi ilçesi en temiz hava koşullarına sahip olduğu konusunda net bir bilgi bulunmamakla birlikte, şehrin 14 ilçesinin genel olarak temiz havaya sahip olduğu bilinmektedir. Fakat ilçeler arasında hava kalitesi bakımından hangisinin daha temiz hava ve daha kötü hava koşullarına sahip olduğu göz önünde bulundurulduğunda kesin cevap vermek oldukça zordur. Bakanlık tarafından Eskişehir ilçelerinin hangisinin en temiz hava koşulları verileri açıklandığında haberimizde yer alacaktır.

Kaynak: Mehmet Pamuk

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Share post:

Subscribe

spot_imgspot_img

Popular

More like this
Related